Age of Empires 2: Age of Kings part 1

Mesela Real-time strateji oyunlarında genellikle 2-3 değişik ırk veya adam vardır. Yapımcılar özünde aynı işi yapan bu elemanları değişik özelliklerle bize sunarlar. Bunların aralarındaki değişik özelliklerle getirilmiş denge ne kadar iyi olursa oyundan o kadar zevk alırsınız. Çünkü rakip üzerine kuracağınız stratejiler ince ve hesaplı olmak zorundadır. Bunun en iyi örneği Starcraft’tır. Üç birbiri ile alakası olmayan ırkın bize sunduğu oyun çeşitlemeleri, inanılmaz bir stratejik denge ile örülmüştür.
AoE2-Age of Kings’de oyunun içeriği gereği ırklar arasında bu tip derin farklılıklar yok. Ensemble’daki yapımcılar tarihteki milletlerin bahsi geçen tipik özelliklerini oyuna aktarmaya çalışmışlar. Japonların Samurai’lerinin üstün savaş yeteneği ve Viking’lerin denizcilikteki üstünlükleri gibi oyuna direkt aktarılmış ırksal özellikler var. Her ırkın aşağı yukarı bir olayda diğerlerinden iyi olması oyunda yaratacağınız stratejinin başlangıç noktası olacaktır. Bu verilen artı özelliği rakiplerinizde varolan ancak sizde olmayanları kapatmak için kullanmalısınız. Bunu örnekle açıklamak gerekirse, Siz Japon’ların deniz saldırılarına aynı yolla cevap vermeye kalkarsanız sefil olursunuz. Kuracağınız stratejinin bu bölümünü verilen ırk özellikleri bölümünden bakarak kurun. Eğer sürekli bir oyuncuysanız da kendinize en iyi oynayacağınıza inandığınız bir ırk seçin. Böylelikle genel olarak kuracağınız stratejide bölünme olmaz ve oynayarak kazandığınız deneyim boşa gitmez.
Yazının bu bölümde vereceğim son tavsiye, bu oyunda iddialı bir oyuncu olmak istiyorsanız her ırk ile en az bir kere oynayın.Bu yolla karşınıza çıkacak düşmanların her türlü artısını eksisini görmüş olacaksınız

Kısıtlı kaynakların etkin kullanımı oyunu...

Real-time strateji oyunlarını en iyi tanımlayan cümlelerden biri kesinlikle budur. AOE2’de işleyip kazanç sağlayacağınız ve üreteceğiniz kaynaklar var. Bunlar Wood,Gold,Stone ve Food. Oyunda üretiminiz ne kadar hızlı olursa kazancınızda buna bağlı olarak o kadar hızlı artar. Oyunda işleyip üretimini yaptığınız her şeyi aynı zamanda tüketiyorsunuz. Örnek vermek gerekirse; Asker eğitmek için ev, ev yapmak için tahta, tahta sağlamak için köylüye ihtiyacınız var.Yani oyundaki her şey döngüsel olarak birbirine bağlı. Kuracağınız denge üretim-tüketim dengesinde bir unsur az veya çok olursa kuracağınız strateji baştan çökmüş olur. Topladığınız kaynakları kullanmazsanız oyunu kaybedersiniz.
Şimdi bir tipitip çıkıp ‘neden üretim-tüketim geyiği yapıon be kardeşim’ derse onu şöyle ezerim; AoE2 daha önceki RTS’lerden farklı olarak savaş stratejilerinden çok üretim-tüketim dengeleri üzerine kurulmuş. Daha önce hiçbir RTS’de oyun zamanını bu kadar çok kaynak toplama-işleme olayına ayırmıyordunuz. Buradan olayı bağlayayım, eğer ekonomik dengenizi boşlar ve sistem kurmadan büyük bir ordu kurarsanız kesin zaferi tehlikeye atmış olursunuz. Çünkü üretiminize bağlı olarak kazandığınız getiri sizin teknolojinizin ilerlemesi için kaynak oluşturuyor
Bu taktirde de ordunuzu ne kadar çağ ilerledikçe kalabalıklaştırırsanız o kadar güçlü bir ordunuz olur. Kolay atlanan ilk 2 devirde çok kalabalık bir ordu yapmadan gelişimizi tamamlayacağınız son 2 devirde ordunuzu kurun. Tabii bunu iyi ayarlamazsanız bir erken saldırıda telef olursunuz. Normalin aksine AoE2’de savunma yapmak zor değil. Kaynaklarını kurutup hiçbir Upgrade olayına girmeden teknoloji ağacını sallamazsanız resmen patlarsınız.
Askeri taktiklere gelince, oyunu en az bilen ve en kötü oynayanları da düşünüp yazdığımdan fazla kompleks bir taktik şablonu anlatmayacağım. Kısaca her zaman olduğu ve olacağı gibi uzun menzilli birimleri mümkün olduğunca arkada tutun. Bu elemanların genelde Armor(zırh) Point’leri iyi olmadığından dayanıksızdırlar. Ancak genelde seri atış yapabildiklerinden, bu eksiklerini kapatıyorlar. Savaşırken yapmanız gereken en önemli olay, ordunuzu kendi içinde eşit bir dengeye sahip bölüklere ayırmak olacaktır.
Eğer Multiplay Conquest seçeneğinde oynuyorsanız ürettiğiniz her üç askerin birini son darbeniz için güvenli bir bölgeye depolayın. Son darbeden kast ettiğim şey, genellikle her stratejistin oyun planında uyguladığı 2-3 ara saldırıdan sonra son büyük saldırıdır. Eğer bu tür bir savaş sistemi kurmazsanız çok adam kaybedersiniz.[url=javascript:PencereAc('/resimprev.asp?resim=/images/strateji/31-2.jpg','Strateji','scrollbars=yes,resizable=yes,width=670,height=520')][/url]

Saldırı

Saldırı yaptığınız her düşman için bir adamınızı atamak sadece salaklık olur. Şöyle bir örnek verirsek; Sizin adamınızın 6 vuruşta öldüreceği bir düşmanı, aynı HP’ye sahip 3 adamınız 2 vuruşta öldürebilir. Bu yüzden bölük sistemi ile savaşıyorsanız, orantılı ve güç dengesi iyi kurulmuş bölüğünüzün hepsini seçip, düşmanların üstlerine tek tek sağ tıklayıp savaşırsanız, büyük ihtimal başarılı olursunuz.
Uzun menzilli düşmanlarınıza ilk olarak uzun menzilli askerlerinizle saldırın. Mesela her türlü Archer’ın ilacı Onager ve Cannoner’dır. Bunun yanında Pikeman’lara karşı Archer’lar ile de savaşabilirsiniz. Bunlar sizin yaratıcılığınızla bulunabilecek kolay denklemler olduğundan üstünde durmuyorum.
Son olarak Monk’larınızı aktif olarak kullanmaya ve tüm upgrade’lerini yapmaya bakın. Bu adamlar hem ordunuzu savaş sırasında Healing özellikleriyle rahatlatırlar ve de düşmana Conversation uygulayarak sizin tarafınıza geçirirler.Bu elemanları özellikle düşman gemileri üzerinde kullanırsanız onları kendi tarafına geçirmeniz konusunda hayli faydalı olacaklardır.