Ronnie&Qzeen
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 HipHop'u Sadece Bir Müzik Türümü Sanıyorsunuz? Part 2

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Qzeen
Admin
Qzeen


Mesaj Sayısı : 19
Yaş : 38
Kayıt tarihi : 13/05/07

HipHop'u Sadece Bir Müzik Türümü Sanıyorsunuz? Part 2 Empty
MesajKonu: HipHop'u Sadece Bir Müzik Türümü Sanıyorsunuz? Part 2   HipHop'u Sadece Bir Müzik Türümü Sanıyorsunuz? Part 2 EmptyPerş. Mayıs 17, 2007 7:09 am

EMİNEM

Elvis’ten sonra gelen en büyük beyaz müzik idolü

Eminem, çoğu müzik otoritesinin gözünde hip-hop devriminin tamamlanması için gereken tek şeydi. Siyahların rap yeteneğine saygı duyabileceği, beyazların da eleştirmelerine rağmen dinlemeden edemeyecekleri beyaz bir rap süperstarı -yani Elvis’in rap yapan versiyonu- gerekiyordu o da Eminem oldu. Detroit’li rapçi Marshall Mathers’i keşfeden plakçılar, 1998 yılında ‘Slim Shady’ albümüyle Eminem’i dünyaya sundular. Püriten Amerikan değerlerini ve statükoyu tehdit eden Eminem de, zamanla daha iyi imkanları olmasına rağmen siyah yaşıtları kadar sistemin dışında kaldıklarını hisseden beyaz gençlerin idolü oldu. ‘Elvis’ten bu yana gelen en beter şey benim, zenci müziğini bencilce kullanıp kendimi zengin ettim’ diyen Eminem, kısa sürede tüm zamanların en çok satan rapçisi oldu. Rap’in ilk yıllarında ‘Yo MTV Raps’ programıyla rap müziğe haftada yarım saat ayıran MTV, neredeyse Eminem TV’ye dönüştü.

Şöhretleri, reklam ve tanıtım garantisi

Amerikan sinema endüstrisi, yeni çıkan her akımda olduğu gibi hip-hop’ta da zaman kaybetmeden konuya dahil oldu. 1982’de ‘Wild Style’ ile Fab Five Freddy ve Rock Steady Crew beyazperdeye adım atan ilk rapçiler oldular. 1985’te hip-hop kültürünün patronu Russell Simmons, kendi müzik şirketi Def Jam’in hikayesinden esinlenen ‘Krush Groove’ filmiyle bir ilke daha imza attı. Bu filmin yapımcılığını üstlenen Simmons, hem Def Jam’den Run DMC ile LL Cool J’in kariyerlerini ilerletti hem de onların hayranlarını sinemaya çekerek ciddi gişe geliri elde etti.

Hip-hop ve sinema arasındaki ticari bağı oluşturan ‘Krush Groove’un başarısının ardından Yeşilçam’ın assolist filmleri gibi rapçilerin reklamını yapmak amacıyla siyah kitleleri hedefleyen filmler ortaya çıktı. Bu arada, 90’lı yılların başında rap müziğin popülaritesi artarken, siyahi yönetmenlerin ürettiği ‘Juice’, ‘New Jack City’, ‘Boyz ‘n the Hood’ gibi getto hikayeleri anlatan bağımsız filmler seyircilerin ve eleştirmenlerin dikkatini çekmeye başladı. Bu filmlerin konuları, rapçilerin yaşadıkları veya mikrofonda söyledikleriyle örtüştüğü için bu filmlerde rol alan Ice Cube ve Ice-T gibi ünlü gangsta-rapçiler ilk oyunculuk sınavlarını verme imkanı buldular.

Çok geçmeden rapçilerin Hollywood için yeterli olmanın ötesinde yararlı ve hatta gerekli olduğu anlaşıldı. Çünkü bir filmde rol alacak kadar kendini kanıtlamış ve isim yapmış bir rapçinin seyircisi de hazırdı. Üstüne üstlük, rapçilerin filmlerin soundtrack’i için hazırladığı şarkılar ve bu şarkıların klipleri filmlerin tanıtımını en etkili biçimde yapıyordu. Daha da ötesi, rap müziğin yükselişine paralel olarak artan filmlerin soundtrack satışları sayesinde film yapımcıları hem bedava reklam hem de ciddi yan gelirler elde ederek bir taşla iki kuş vurmuş oldular.

MODA

Kendi modasını ve markalarını yarattı

İlk başlarda hip-hop sevenler giyim tercihlerini var olan markalardan yana kullandılar. Tommy Hilfiger ve Polo Ralph Lauren hip-hop dünyasında statü sembolü olan markalardı.

Hip-hop’un kendi markalarının piyasaya çıkmasından önce sıkça uygulanan bir metot vardı, bilinen markaların ürünleri alınır ve bir şekilde değiştirilerek kullanılırdı. Örneğin rapçiler arasında çok popüler olan Adidas ayakkabıların ve Timberland marka botların bağcıkları çıkarılır öyle giyilirdi.

Hip-hop’un yükselişinin en görünür örneği, yıllık 2 milyar dolarlık cirosuyla Amerika’daki tekstil endüstrisinin en hızlı büyüyen pazarı olma özelliği taşıyan hip-hop giyim sektöründe ortaya çıktı. 1990 yılında ilk hip-hop giyim markası olan FUBU piyasaya çıktı. FUBU’nun açılımı olan ‘For Us By Us’, yani ‘Bizim için bizim tarafımızdan’ sloganı sonradan gelen markaların da çıkış noktası oldu.

Hip-hop tarihinin her noktasında imzası olan Russell Simmons, 1992 yılında kurduğu Phat Fashions şirketiyle müzik sektöründen gelip tekstile yatırım yapan ilk isim oldu. Zamanında grafiticiler tarafından ifade edilen hip-hop’un görsel boyutu, artık kendini şehir duvarlarından çok, hip-hop tarzı giyim-kuşamda göstermeye başladı. Beyaz grafiti sanatçısı Marj Eko, bir zamanlar grafiti tasarımlarını bastırdığı tişörtleri elden satarken bugün en büyük hip-hop giyim markalarından birinin, gergedanlı logosuyla ünlü Ecko’yu yarattı.

PORTRE

Hip-hop imparatorluğunun kralı Russell Simmons

Hip-hop kültürel, sosyal, ekonomik anlamda bir akım değil de her yönüyle gerçek bir devrim olsaydı, şu an Beyaz Saray’da tahtta oturan isim hiç şüphesiz ki Russell Simmons olurdu. Russell Simmons, müzik ve iş dünyasına kardeşinin üyesi olduğu Run DMC grubunun menajeri olarak girdi. 1984 yılında arkadaşı Rick Rubin’le Rubin’in New York Üniversitesi’ndeki yatakhane odasında 5 bin dolar sermayeli Def Jam şirketini kurdu. Elden kaset-plak satışı dönemi pek uzun sürmedi ve 1985’te Sony, Def Jam’le dağıtımcılık anlaşması imzaladı. LL Cool J, Run DMC, Public Enemy, Beastie Boys gibi hip-hop’un ilk büyük isimlerini müzik piyasasına kazandıran Def Jam çok geçmeden sektörün en büyük şirketlerinden biri haline geldi. 1988’de Rick Rubin’in ayrılmasıyla Simmons, hip-hop akımının itici gücü Def Jam’in başındaki tek isim olarak kaldı. Moda ve medya alanında yeni yatırımlara girişen Simmons 1994 yılında şirketin hisselerinin yarısını Polygram’e sattı. Geri kalan hisselerini de, 1999’da Polygram’i satın alan Universal’e sattı ancak 2003 yılına kadar Def Jam’i yönetmeye devam etti. Universal bünyesi altında Island Records’la birleşen ve Jay-Z, Ja Rule ve Ludacris gibi hip-hop’un dev isimlerinin bağlı olduğu Def Jam geçen sene 700 milyon dolarlık cirosuyla müzik endüstrisinin ikinci en büyük şirketi oldu. Şu anda müzik piyasasından elini çekmiş gibi görünmesine karşın ‘hip-hip kültürünün patronu’ sayılan Russell Simmons, diğer alanlardaki girişimleriyle Amerika’nın gençlik kültürünü ve pazarını yönlendirmeye devam ediyor.

EKONOMİ

Hip-hop dinleyenlerin toplam harcama gücü 1 trilyon dolar

Amerika’da gençlik kültürünü yönlendiren bir sosyal fenomen olmasının yanı sıra hip-hop artık dev bir endüstri aynı zamanda. Amerika’daki lüks tüketimin dörtte birinin hip-hop kültürünün etkisi altında olduğu ve hip-hop dinleyicilerinin toplam harcama gücünün 1 trilyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyor. Bugün dev holdinglerin, ünlü markaların hepsi hip-hop’un popülaritesinden kazanç sağlamaya çalışıyor. Şirketler, marka imajlarını değiştirip multikültürel pazarlama departmanları kurarak genç kuşağın dilinden konuşmaya, ‘street cred’ yani sokak itibarı elde etmeye çalışıyorlar. Yapılan bir araştırmaya göre hip-hop tarzı albümlerin cd satış gelirleri 2003 yılında 1 milyar doları aştı. Aynı araştırmaya göre hip-hop endüstrisinin toplam yıllık cirosu 10 milyar dolara ulaştı.

POLİTİKA

Aday çıkarabilirler

Bu akımın yakın gelecekteki hedefi, Amerika’da politik anlamda da varlığını hissettirmek. Hip-hop dünyasındaki bütün trendlerin öncüsü olan Russell Simmons’in giriştiği dar gelirli Amerikalılar’ı seçim sistemi konusunda eğitme ve seçmen kütüğüne yazdırma kampanyası bu yönde bir sinyal. Politik içerikli rap’in öncüsü Public Enemy’nin lideri Chuck D.’nin George Bush’a muhalefet eden aydınların oluşturduğu Ait America radyosunun kurucuları arasında olması ve burada her akşam mikrofon başına geçmesi de politikada yaklaşan hip-hop rüzgarlarının işaretçisi. Daha da önemlisi, 11 Eylül sonrası politize olan Amerika’da, Eminem de dahil birçok rapçinin şarkılarında açıkça George Bush’u ve diğer politikacıları sıkça eleştiriyor olmaları nedeniyle, özünde protest bir yan taşıyan hip-hop’un çok yakında kendi politik şahsiyetlerini yaratması işten bile değil.

TÜRKİYE’DE HİP-HOP

1995 yılında Cartel’le Türkiye’ye adım atan rap, şu anda pasajlarda, sokak aralarında, evlerde kurulmuş derme çatma stüdyolarda, metotlu defterlerin arkasına çiziktirilmiş dizelerde, piyasaya çıkan tek tük albümde nota nota ilerliyor ve Türkiye’de de patlayacağı günü bekliyor. On yıl içinde Türk-Pop’un yerini Türk-Rap alır, radyo istasyonları dinleyicileri ‘Yo Yo Yo N’aber Türkiye!’ diye selamlar, Karakan’dan Alper A. sinema yıldızı olur, Kabus Kerim reklamlara çıkar, çocuklarınız Nefret marka blucin giyer, seyrettiğiniz bir Trabzonspor maçının devre arasında Avni Aker Stadı’nın hoparlörlerinden kemençe üstüne işlenmiş Laz aksanlı rap dizeleri akarsa şaşırmayın.

Özgür Ercan // Hürriyet Gazetesi // 08.05.2004
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
HipHop'u Sadece Bir Müzik Türümü Sanıyorsunuz? Part 2
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Age of Empires 2: Age of Kings part 1
» Age of Empires 2: Age of Kings part 2
» Her Sokak Bir Galeri! Part 1
» Her Sokak Bir Galeri! Part 2

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ronnie&Qzeen :: Müzik :: Rap & Hip-Hop-
Buraya geçin: